Sûresi 89: Fecr (Tan yerinin ağarması (imsak))
Arapça metni, transkripsiyonu ve çevirisi ile Sure-i Fecr öğrenin ve dinleyin.
89:5
هَلۡ فِي ذَٰلِكَ قَسَمٞ لِّذِي حِجۡرٍ ٥
Hal Fī Dhālika Qasamun Lidhī Ĥijrin
Bunda akıl sahibi için bir yemin var (değil) mi?
89:6
أَلَمۡ تَرَ كَيۡفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ ٦
'Alam Tara Kayfa Fa`ala Rabbuka Bi`ādin
Rabbinin Ad (kavmin)'e ne yaptığını görmedin mi?
89:8
ٱلَّتِي لَمۡ يُخۡلَقۡ مِثۡلُهَا فِي ٱلۡبِلَٰدِ ٨
Allatī Lam Yukhlaq Mithluhā Fī Al-Bilādi
O (İrem Şehri) ki, beldeler (ülkeler) içinde onun bir eşi yaratılmadı.
89:9
وَثَمُودَ ٱلَّذِينَ جَابُواْ ٱلصَّخۡرَ بِٱلۡوَادِ ٩
Wa Thamūda Al-Ladhīna Jābū Aş-Şakhra Bil-Wādi
Ve vadideki kayaları oyan Semûd kavmine.
89:11
ٱلَّذِينَ طَغَوۡاْ فِي ٱلۡبِلَٰدِ ١١
Al-Ladhīna Ţaghaw Fī Al-Bilādi
Onlar ki memleketlerde azgınlık etmişlerdi.
89:13
فَصَبَّ عَلَيۡهِمۡ رَبُّكَ سَوۡطَ عَذَابٍ ١٣
Faşabba `Alayhim Rabbuka Sawţa `Adhābin
Bu yüzden Rabbin onların üzerine azap kamçısı yağdırdı.
89:15
فَأَمَّا ٱلۡإِنسَٰنُ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ رَبُّهُۥ فَأَكۡرَمَهُۥ وَنَعَّمَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَكۡرَمَنِ ١٥
Fa'ammā Al-'Insānu 'Idhā Mā Abtalāhu Rabbuhu Fa'akramahu Wa Na``amahu Fayaqūlu Rabbī 'Akramani
Ancak insana; Rabbi ne zaman onu imtihan edip kendisine ikramda bulunsa ve nimet verse: "Rabbim bana ikramda bulundu" der.
89:16
وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيۡهِ رِزۡقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَهَٰنَنِ ١٦
Wa 'Ammā 'Idhā Mā Abtalāhu Faqadara `Alayhi Rizqahu Fayaqūlu Rabbī 'Ahānani
Ama ne zaman onu imtihan ederek rızkını daraltsa: "Rabbim beni hor kıldı" der.
89:17
كـَلَّاۖ بَل لَّا تُكۡرِمُونَ ٱلۡيَتِيمَ ١٧
Kallā ۖ Bal Lā Tukrimūna Al-Yatīma
Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz.
89:18
وَلَا تَحَٰٓضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلۡمِسۡكِينِ ١٨
Wa Lā Taĥāđđūna `Alá Ţa`āmi Al-Miskīni
Yoksula yemek vermeye teşvik etmiyorsunuz.
89:19
وَتَأۡكُلُونَ ٱلتُّرَاثَ أَكۡلٗا لَّمّٗا ١٩
Wa Ta'kulūna At-Turātha 'Aklāan Lammāan
Haram helâl demeden mirası alabildiğine yiyorsunuz.
89:20
وَتُحِبُّونَ ٱلۡمَالَ حُبّٗا جَمّٗا ٢٠
Wa Tuĥibbūna Al-Māla Ĥubbāan Jammāan
Malı da pek çok seviyorsunuz.
89:21
كـَلَّآۖ إِذَا دُكَّتِ ٱلۡأَرۡضُ دَكّٗا دَكّٗا ٢١
Kallā 'Idhā Dukkati Al-'Arđu Dakkāan Dakkāan
Hayır! Yeryüzü (kıyamet sarsıntısıyla) parça parça olup dağıldığı zaman.
89:22
وَجَآءَ رَبُّكَ وَٱلۡمَلَكُ صَفّٗا صَفّٗا ٢٢
Wa Jā'a Rabbuka Wa Al-Malaku Şaffāan Şaffāan
Rabbin ve saf saf melekler geldiği zaman.
89:23
وَجِاْيٓءَ يَوۡمَئِذِۭ بِجَهَنَّمَۚ يَوۡمَئِذٖ يَتَذَكَّرُ ٱلۡإِنسَٰنُ وَأَنَّىٰ لَهُ ٱلذِّكۡرَىٰ ٢٣
Wa Jī'a Yawma'idhin Bijahannama ۚ Yawma'idhin Yatadhakkaru Al-'Insānu Wa 'Anná Lahu Adh-Dhikrá
O gün cehennem de getirilmiştir. İşte o gün insan düşünüp hatırlar. Ama hatırlamaktan ona ne (fayda) var!
89:24
يَقُولُ يَٰلَيۡتَنِي قَدَّمۡتُ لِحَيَاتِي ٢٤
Yaqūlu Yā Laytanī Qaddamtu Liĥayātī
Der ki: "Ah keşke! (Bu) hayatım için önceden bir şeyler göndermiş olsaydım!"
89:25
فَيَوۡمَئِذٖ لَّا يُعَذِّبُ عَذَابَهُۥٓ أَحَدٞ ٢٥
Fayawma'idhin Lā Yu`adhdhibu `Adhābahu 'Aĥadun
Artık o gün de O'nun azabı gibi hiçbir kimse azap yapamaz.
89:26
وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُۥٓ أَحَدٞ ٢٦
Wa Lā Yūthiqu Wathāqahu 'Aĥadun
Ve O'nun vuracağı bağı hiç kimse vuramaz.
89:27
يَٰٓأَيَّتُهَا ٱلنَّفۡسُ ٱلۡمُطۡمَئِنَّةُ ٢٧
Yā 'Ayyatuhā An-Nafsu Al-Muţma'innahu
Ey huzura ermiş nefis!
89:28
ٱرۡجِعِيٓ إِلَىٰ رَبِّكِ رَاضِيَةٗ مَّرۡضِيَّةٗ ٢٨
Arji`ī 'Ilá Rabbiki Rāđiyatan Marđīyahan
“Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!”